3 Ekim 2025 Cuma

çıralı

merhaba arkadaşlarım,

3 ekim 2025 günü çıralı'dan bildiriyorum bu kez. bhakti kampı için geldim buraya ancak bhaktisiz günler geçiriyorum. iki ay evvel bir arkadaşım bahsetti; gidelim mi diye, daha çoook uzun zaman vardı, o esnada işler yoğun ve kafam karışıktı, uzaklaşma fikri epey çekici geldiğinden kabul ettim. gel zaman git zaman seyahat günü geldi çattı. daha önce bu kadar uzun seyahat yapmadığım ekip arkadaşlarıyla yola çıktık. yoğun geçen bir iş gününün ardından neredeyse dokuz yüz kilometre yol yapmak da ayrıca yorucu oldu ne yazık ki... varışımız 1 ekim çarşamba günüydü ve o otelden bu pansiyona, o bungalowdan bu otele geçen zaman bizi daha da yordu ve gerdi. kamp yerine gelmeden uğradığımız yukarı ve aşağı düden ayrı bir felaketti. neden gittiğimizi bile anlamadım. yorgun, uykusuz, keyifsiz bir ben tadından yenmez... 

ardından kampta ritüellerin sergilenişi fikirsel olarak iyice uzaklaşmama sebep oldu bhakti yogadan. bhakti yoga üzülmüş müdür bilmem :) sanıyorum içimdeki kendi merkezimi bulmam lazım, kendimle yüzleşmem, acı/tatlı gerçekleri ortaya koyup tamir edeceğim şeylere girişmem lazım, sonra güzelce bir toz alıp parlatmam...dün kendi kendime düşündüm; benim iç huzuru öğretilerde, kamplarda aramam belki de dışrak olana erişmenin daha kolay olması ve içrek olanla yüzleşmekten korkmamdandır. kendimle uğraşmak zor geldiğinden hap gibi bilgilerin peşinde koşuyorum, oysa yara nerde ve nedir ben biliyorum, devası dışardan nasıl gelecek? dert de bende, derman da.

madem ki ben "keremo's mom" adıyla burdayım, keremo'dan bahsedeyim biraz da... okulu bitti. 10 yıl önce başladığımız, uzun soluklu thriller, comedy, drama, family kategorisindeki dizimiz sona erdi. şimdi o kendi maceralarını yaşayacak, kendi yoluna, kendi başına gidecek. kendi sahnesinde oynayacak ve ben de bu yolda ona eşlik etmiş olmanın mutluluğuyla onu izleyeceğim. umarım benim babamla gurur duyduğum kadar o da memnundur annesi olmamdan. bu yazıyı bir gün okursa diye şunu not düşmek istiyorum; keremo bu hayatta başıma gelen en güzel şey senin annen olmak ve en güzel gün de senin doğduğun gün. minicik parmaklarınla hayatıma dokundun, hep örtülü tül perdelerimi açarak her şeyi daha net görmemi sağladın. o günden beri hayat daha güzel, daha anlamlı. küçücük kalbinle bana o kadar eşlik ettin ki, seninle ben de büyüdüm, anladım, öğrendim. hatalar yayptım, düzelttim, düzeltemediklerimden de öğrendim. en güzel armağan sen oldun bana, her bir gün bunun için müteşekkirim. sana upuzun ve her zaman ki gibi çok sağlıklı, hep kendi içindeki mutluluğun devam ettiği, dalgalar olsa da aşabildiğin kocaman bir hayat dilerim. umarım istediğin gibi kalabalık bir ailen olur, senin algın ve farkındalığın başka boyutlarda, bu da seni şahane bir baba yapacak, biliyorum. o anlara, hiç değilse bir kısmına şahit olmayı diliyorum. en absürt zamanlarda, birbirimizi anlamadığımızı düşündüğümüz anlarda, sinirimizin tavan yaptığı hadiseler yaşanırken de seni çok seviyordum, seviyorum. olumlu veya olumsuz hiçbir durum bunu değiştirmedi. sen benim hayatıma anlam kattın, bunun için sana müteşekkirim, seni seviyorum canım oğlum, zaman, mekan, boyuttan bağımsızdır bu duygu... canımsın...

bir yola çıkmaya çalışıyorum, yenilenmem lazım, buna ihtiyacım var; biraz daha uyum, biraz daha anlayış, biraz daha hoşgörü... eskiden hoşuma gitmese bile eşlik ettiğim durumlara şimdi eşlik etmek için ya surat asmam gerekiyor ya da hiç katılamıyorum. anlamını yitirmiş pek çok şey, yeniden kazandırmak lazım. bu birkaç günlük molayı bundan sonraki hayatımı planlamak, en azından planlamak için kullanma fikrim var, o yüzden bu yazıyı kısa kesiyorum... arayışa başlıyorum

 





sevgiyle kalın

keremo's mom





 

25 Temmuz 2025 Cuma

ihmal

sizi yine ihmal etmişim, üzgünüm. her gün birbirini kovalarken buraya uğramayı atlamışım. olsun, bu sayede onlarca veri toplandı. hazırsanız başlıyoruz...

* keremo ve projesi güzel yol katediyorlar. başarısını şimdiden görüyorum, daha önce onlarca kez efo'nun dediği gibi tarih bahsedecek benim çocuğumdan, kişisel analiz yapan ilginç bir uzman bir radyo yayınında keremo'nun önünün çok açık olduığunu anlatmıştı uzun uzun, onun yolu açık, ne istiyorsa başaracak, bağımsız fikirlerini hayata geçirecek ve hayal ettiklerine kavuşacak demişti. ben de öyle olduğunu biliyorum, keremo hep dediğim gibi yavrum; dünya senin sahnen, çık istediğin gibi oyna. hayatımda başıma gelen en güzel şey senin annen olmak, dilerim çooook uzun yıllar ışığını dünyaya yaymaya devam et...

* ülkemizde üretim kanallarının tıkanması neticesinde işler epey sıkıntıya girdi. çalışma hayatım boyunca hep üretimde çalıştım (altı-yedi aylık electrolux dönemi hariç), durumun bu denli stres yapıcı olduğu döneme hiç denk gelmedim. gelecek kaygısı bir şekilde bugünü doğru yaşamayı da engelliyor, umarım yakın zamanda işler yoluna girer ve üretim gücümüz yeniden canlanır.

* babamın ikinci yılı doldu, inanamıyor insan iki sene olduğuna...umarım tüm ağrılarından uzak, huzurlu ve sapasağlamdır canım babam.

* kişisel alanımda çok paylaşımlık revizyon yok, hoş bugün karar verdiğim konular var elbette, uygulamaya koydum hatta, pek mutluyum. neticesini ne zaman alırız bilmem ama yola koyulmak bile iyi geldi. detayları uygun dili bulunca paylaşacağım.

* eskiden iyi gelen konuların pek çoğu artık iyi gelmiyor, eski dostluklar, eski paylaşımlar nasıl oluyor bilmem şekil değiştiriyorlar. insan dün sevdiğini bugün göemek dahi istemiyor. bu yılın ilk günlerine kadar pesketaryen olan ben bugün omnivorlar kulübüne transfer oldum. herhalde değişim ve belki de evrim böyle bir şey, yok olmuyor başka bir şeye evriliyorsun.

* overthinking; her ne kadar bu sıcak günlerde (bana göre 97 derece sıcaklık var, meteoroloji hissedilen 56 der) akşamları bayılarak uykuya daldığımdan pek düşünmeye zaman kalmasa da boşa koysam dolmuyor, doluya koysam almıyor haline sık sık giriyorum. hoş; seza'nın dediği gibi ben biricik değilim, muhtemelen bütün insanlar bu haldedir. başa çıkma yöntemi olarak meditasyon önerildi, ufaktan denemeye başladım, umarım işe yarar ve herkes dener....

* yıllar ne çabuk geçiyor, değil mi? bazen ılık bir kumsal gibi ayak tabanlarımıza masaj yapıyor, bir diğer zaman çoşkulu dalgalar gibi bize çarpıp kendimize getirmeye çalışıyor. kimi zaman derman kimi zaman derdin kendisi... carpe diem


devam edecek...