çocuklarımıza nasihat
hakkındır yaramazlık.
dik duvarlara tırman
yüksek ağaçlara çık (sen elektrik direğine tırmanmıştın bir keresinde, ne yapacağımı bilememiştim, kereeeeeem, hemen in ordan, hayır dur yavaşça in diye söylenmiştim).
usta bir kaplan
gibi kullansın elin
yerde yıldırım gibi giden bisikletini...
ve din dersleri hocasının resmini yapan
kurşunkaleminle yık
mızraklı ilmihalin
yeşil sarıklı iskeletini
sen kendi cennetini
kara toprağın üstünde kur.
coğrafya kitabıyla sustur,
seni "hilkati adem"le aldatanı...
sen sade toprağı tanı
toprağa inan.
ayırdetme öz anandan
toprak ananı
toprağı sev
anan kadar...
1928
epeydir kişisel foto yayınlamamıştım, bir tane göndereyim. işte budur son halim...
keremo, geçenlerde ramayana destanı hakkında bir konuşma dinledim. ilgimi çeken kısmı seninle de paylaşayım: hani pek çok destanda anlatılır ya, hoca lanuyu himalayalara veya başka bir noktaya inzivaya gönderir, bu yolculuklar hep, lanunun en zorlandığı, çözüm bulamadığı zamanlarda gerçekleştirilir. bunun sebebi, destanların ekseriyetle nepal/tibet bölgesinden kaynaklanmasıymış. yani görünürde ölümsüzlük iksiri veya bilinmez bi çözüm kaynağı aramaya giden lanu, aslında kendi köklerine, tarihine iniyormuş. çünkü cevaplar, aradığımız şeyler, gelecekle ilgili ipucu, izini sürdüğümüz her neyse kendi köklerimizdeymiş.
tarih öğrenmek çok mühim, geçmiş bilinmeden geleceğe doğru yol alınmaz. alınır alınmasında da, mevcut duruma düşülür. hal-i pürmelalimiz ortada. bunun sebebi eğitimsizlik değilse, geçmişten ders almamak değilse nedir?
all my children, may Lord save and protect you all...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder