bir arkadaşımız keremo'nun söylediği komik kelimeleri yazmazsak unutacağımızı söyledi. ben de yazıyorum;
aabak = ayakkabı
ağya yakalanmak = ağa yakalanmak
altın kusula = altın pusula
altun yüzage = altunizade
badi = başak
bakingan sarayı = buckingham sarayı
biro = puro
borgın king = burger king
canlıca = çamlıca
deyvit = zehra
ekitek = etiket
esinebeş = cinebeş
etedilik = elektrik
firamit = piramit
funday = hyundai
gaburga = kaburga
geler misin = gelir misin
geyk = geyik
hakkı baba = tavşan
haps = hapis
hibal = sibel
hokkay = yüksel
ılhamur = ıhlamur
jenatör = jeneratör
karhaman = kahraman
kepçak = ketçap
kondol = gondol
koyuşın = esmer ( sarışından mütevellit )
mekdanus = mc donalds
mikibi kasabası = bikini kasabası
sponge'ın yaşadığı muhit:-))) )
moza = boza
muslat = vuslat
parfün = parfüm
pegyamber = peygamber
porkatal = portakal
safir = misafir
serbis = servis
tahteravil = tahterevalli
taski = taksi
terövist = terörist
tunapark = lunapark
verer misin = verir misin
yadro = radyo
* anneannesiyle bir gün sokakta yürürken geçen cenaze arabasına o kadar dikkatlice bakmış ki bizimki, anneannesi mecburen " insanlar ölünce bu araçlarla taşınırlar " demiş. keremo da sormuş " cenazeleri bu kamyonette mi taşıyorlar? "
* dün gece deyvit'in saçlarını sarı yaptığını anlattığımda " anne sen de sarı yap, ama samsarı. öyle arada turuncu filan gibi olmasın. ben sarı çok seviyorum " dedi. bense seni seviyorum dedim.
* bugün oldukça komik bişii geldi başıma; öğleden önce bir müşteriyle görüşmem vardı, onların ofisine gittim. görüşeceğim kişilerin o an bir meşguliyetleri olduğundan toplantı odasına alındım. odada çin'den gelen enteresan numuneler vardı. incelerken bir tanesinde hoş detaylar olduğunu farkedince hemen iki fotosunu çektim ve makinamı çantama kaldırdım. az sonra toplantı başladı. çok kafa dengi ve komik iki meslektaşla toplantı yapınca epey eğlendik, güldük. bu esnada odada kamera olduğunu farkettim. tuhaf geldi toplantı odasına kamera koymaları ama önemsemedim. sonra şirkete dönüp bizim ofistekilere fotoları gösterirken kamerayı hatırladım. benim çaktırmadan fotoğraf çekme anımı birileri görmüştü. someone is watching meeeeee. ıyyy. olmaz böyle şey yoksa rüya mı? hemen kendimce çok normal birşey yapmışım gibilerinden bir mail düzenledim ve muhataplarıma yolladım. umarım çok gülmemişlerdir benim çaktırmadan fotoğraf çekmeme :-(
* yarın tahsilat günü, gidip oldukça yüklü miktarda para toplayacağımdır. siz de toplamak isterseniz numaraları kaydedin; 6, 12, 25, 29, 35, 37... bu kıyağımı da unutmayın...
hade iyi akşamlar, kovalasın sizi tavşanlar
not: sağ üstteki foto yağmurlu bir günde otomobil camına yapışan damlaların ardındaki yüksek görüntüsü. fotoğrafı çeken; reyes lopez torres alfonsa garcia ( bu gerçek bir isim, benim ispanyol bir arkadaşımın adı, şaka gibi di mi? )
19 Ekim 2007 Cuma
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder