12 Aralık 2007 Çarşamba

hiçte bile :-)

az evvel zehrişko dedi ki; daha doğrusu olay şöyle cereyan etti sayın okuyucular; bu akıllım bana e-mail yoluyla üç şiir göndermiş, okudum ve fazla hisli bulduğum, bu keretede hisli şeyleri onun yazmayacağini da bildiğim için sildim bu mesajları ve ona da sildiğimi söyledim. sabah sabah nasıl tavır nasıl tavır, hanfendü kızmış benim onun güzide şiirlerini sildiğime, bilgisayarıma ve de hafızama kaydetmediğime.



biraz sıkıştırınca onların şiir olmadığını, bir şarkıcımızın bir kaç parçasının güfteleri olduğunu itiraf etti. ben de " anlamıştım zaten, sen kendini bu kadar dışa vurmazsın, bu kadar açık etmezsin" dedim. o da bana " ben yine belki azicik ucundan, asıl sen hiç etmezsin " dedi. inanmadım tabi ama ısrar etti. halbuki bu sitenin tek okuru kendisi, pek çok konuyu buradan bile ilan ettim hatta ona. en son cuma günü ( 14 ara. ) bizim tükana gelen eski bir elemanın - eleman bile demek istemiyorum da cevap hakkı doğmasın maksadıyla hareket etmek durumundayım - bana geçirttiği cinnet neticesinde serdar ile yeniden buluşmam gerektiği konusunu bile konuştuk. hatta bu kez serdar ile kendisinin dedikodusunu değil bizzat benim hakkımda konuşma yapmam için ultimatom bile verdi. sonra da bana " kapalısın, dışavurumcu değilsin " diyor.

yanılıyor.

bence bu hayatta günlerini sırlarla en az dolduran kişi benim. toplasam toplasam 3 sırrım ya çıkar ya çıkmaz. her hissimi paylaşmayı o kadar çok severim ki, yüzüme baksanız zaten anlarsınız ruh halimi, -e halimi, -i halimi...

yani neymiş; metafor yapma zehrişko, sensin kapalı olan, zaten akıllı olan da sensin; doğru yapıyorsun. açık kitap olmanın pek de faydası yok. halet-i ruhiyemi dışa vurmamdan dolayı herhangi bir kazanımım olmamıştır bugüne kadar. olacağını da sanmıyorum zati. " aman da aman bu çocuk üzgünmüş, dur ben bir destek olayım da kendine gelsin " diyen olmadı, yooo pardon sema olduydu ama onu da ben terkettim, beni ayakta durma modundan boş bir çuval olarak zemine yığılma statüsüne getirdiği için, sağolsun :-)

bu yazı aynen eskiz baabında oldu, kusura kalma arkadaşım, sen kesinkes ne saçmalamaya çalıştığımı anlamışsındır. anlamadıysan da boşveri bayram ağzı yorma o güzel kafanı... bir de dün için üzgünüm, keremo ile ilgilenme işi herkese o kadar zor geldi ki, ben de fazlalik gibi hissetmesin kendini çocuğumuz istedim, bırakabileceğim herhangi bir merci yoktu, cami avlusundan gayrı. ona da içim elvermedi... üstelik koşup peşime düşme ihtimali de vardı, göze alamadım :-)))) en romantik anne modeliyim değil mi? ne ayıp. daha da zırvalamadan hadi ben kaçtım.

gözlerin peru'mdur benim, golkond'um hindistan'ım

6 Aralık 2007 Perşembe

yakuza

bugün size akrostiş bir şiir göndermek istiyorum, müsaadenizle.

bilirim ki her gün sabah saatlerinde başlayan koşuşturma
en kötü ihtimalle gece yarısı
zile basmadan usulca açtığım kapıdan eve girişimle
dan diye sona ermeyecek
inadına omzuma binen yükler
mavi düşlerle buluşmamı erteletecek

bir kaçamak bakışla buluştuğum yatağım
uzak bir durak liman gibi varılamaz olur kimi zaman

hiç vazgeçmeyeceğim desem de kendi kendime
ayağıma geçirdiğim ağırlıklar
ya beni çeker dibe ya da engeller pirekare alanından uzaklaşmamı
ah çekmek boşuna
teslim etmeliyim yaşadıklarımın hakkını bu zeminde
taa içimde hissederek tüm zamanların pişmanlığını,
alınganlığı, kalp kırıklıklarını bir çuvala doldurup
ne kendimi, ne kalbimdekileri unutmadan, ustaca bir reveransla bitireceğim sahnemi..


bilmem anlatabildim mi????

5 Aralık 2007 Çarşamba

devamı olan fotolar

geçen hafta düşen uçak, çok büyük kayıplar, yağmurlar filan beni depresif yaptı. lütfen fotolarla idare edin ve necefli maşrapa yayınlamadığıma sevinin. çıkarken kapıyı hafifçe kaparsanız, cereyan oluyor, omuzlarım ağrıyor sonra, malum, yaş durumundan. hadi selamlar