7 Kasım 2012 Çarşamba

soMbahar

hem yağmurlar başladı hem sonbahar. muhasebe ayı... içime çöken bakır rengi hesaplaşmaya iter beni, kendi kendimle, sevdiklerim ve sevmediklerimle. bu seneye bakınca da; 1. oldukça büyük bir sosyal değişiklik, beklenen ve nihayetinde gelen. perşembe'nin gelişi de çarşamba'dan belli değil midir? 2. yeni iş, güzel insanlar. sevdim hepsini, hem anlayışlı, hem de iyi insanlar. daha ne olsun. 3. yeni ev. iyi geldi, tam istanbul'un ortası. ölçtüm de söylüyorum :-) 4. dernek, birlik, bütünlük, çoğunluk yuvası. dünyaya geliş amacımızı arama fırsatı. tam zamanında gelmişler beni almaya. tek başına insan ancak bir kulübe yapabiliyor, daha fazlası için çoğunluk lazım. topluluğun parçası olmayınca büyük bir hedefe de hizmet edilemiyor. belki bir yazıda açarım ne demek istediğimi. 5. kalp çarpıntısı; bir mutluluk sardı beni soMbaharla beraber. mutluyum, bu ne salt işim kaynaklı, ne keremo, ne para şu bu, ne de biriyle alakalı. başka bir mutluluk bu. sanki yapmam gereken şeyleri farketmeye başladım ve de yapmaya. nasıl anlatsam da hem içimi çok da açmasam hem de söylemek istediklerimi naifçe açıklasam. sanıyorum; yapılması gerekenleri ertelememek, ortada bir iş varsa başkası yapsın dememek anahtarlardan. dilerim ifade edebilmişimdir. ertelenen işler stres kaynağı. 6. K E R E M O; ne olursa olsun salt kendi başına yenilik kaynağı. dilerim hayatı boyunca ışıksız kalmaz, rehberi hep doğruluk olur ve erdemli hayatı devam eder. canım benim daha uzun yazarım sonra. şimdilik bu kadar