11 Ocak 2010 Pazartesi

hadi bakalım

geçenlerde yine tuttu deliliğim, olmadık bir girişimde bulundum. sonuç; yeni insanlar tanımak oldu yani korktuğum derecede menfi bir olayla karşılaşmadımsa da hala düşünüyorum gerek var mıydı diye. Bazen hayat durağanlaşıyor, bir ışık, umut görmüyor insan. Umut kendimizden mütevellit olmalı, Allah onu bizim içimize koymalı, bir başka homo sapiensten fayda olmaz biliyorum ama dayanamıyorum. Yine biliyorum ki bir kaç gün sonra daha çılgınca başka birşey dahi yapabilirim. Oysa ben fırsatı yıllar önce S.A. ile karşılaşıp hiçbir reaksiyon vermeyerek kaçırdım. Şimdi ne yakalamayı bekliyorsam :-)))

Yeni yılı Ankara'da Deniz'le karşıladım. Çocuklar birbirlerini yediler. Neyse ki kardeş görmek güzeldi. Bununla beraber değişmişiz de, farketmemek imkansız. Deniz aileboyu kavramsal olmuş, Allah bozmasın diyerek eleştirmediğimi, kararının bu olmasının sevgisinin boyutuyla ilgili olduğunu anladığımı belirtirim.

Bana gelince; bireysel silahlanma tutkum her konuyu şahsileştirmeme yolaçacak kadar ilerledi. Dünya sadece benim bildiğim kişiler için dönüyor, diğerleri çemberin dışında. Bu kadar yabancılaşma nereye varacak ben de merak ediyorum. 2010'un beklentilerimizin karşılığını alacağımız bir sene olmasını diliyorum.

Aslında daha cümleler vardı sıralayacağım, bir film başladı. Konsantre olamıyorum, ya da ünlü ve paralı bir modacı özentisi vatandaşımızın sözüyle " kanalizasyon olamıyorum " zaten de Allah korusun.

Kendinizi sevin, kuşları, böcekleri de. Bir de Zehra İnkiltera'ya gitmesin ve benimle barışsın...