19 Mayıs 2019 Pazar

19 Mayıs 2019

merhabalar,

burada bahsedip kimsenin keyfini kaçırmak istemeyeceğim pek çok şey oldu. insan unutmuyor ama alışıyor. evet pek çok şeye alışıyoruz. hayat ne garip, aslında her birimiz güçlüyüz, karşılaştığımız günlük olaylar, yürümek zorunda olduğumuz yollar, karmamızın karşımıza çıkardığı sınavlar, öğrendiğimizde bir daha tecrübe etmeyeceğimiz deneyimler. herkes sinirleniyor, üzülüyor, özlüyor, bununla nasıl başa çıktığım, bu esnada nasıl davrandığım önemli.

uzun süre sonra yine belli bir kişiyi hedefim olarak seçip ona sinir olma, her hareketinin gözüme batması şeklindeki davranış biçimine yine girdim. bu sarmaldan 2017 haziran sonundan itibaren kurtuldum sanıyordum. belki de sorun diğerlerinde değil bende, onların hareketlerine odaklanacağıma kendime baksam, düzeltilecek şeyleri bulup kendimle çalışsam ne faydalı bir hareket olacak.

şimdi kendimle ilgili kısa haberleri vereyim ve kaçayım...

hayat bir fırsatlar kümesi, ya deniyorsun, ya denemiyorsun. deneyince başaracağın kesin değil, denemeyince başaramayacağın garanti. ben denemeyi seçiyorum. tüm yeryüzü bizim. her yer vatan. herkes bizim gibi insan. denemeyi seçiyorum çünkü ben keremo'nun annesiyim. geçen geldiğinde, mart-nisan tatilinde "siz de çaba gösterin" dedi. haklıydı da, havuz problemi gibi değil bu, doğru orantılı, bir çocuk yüz elli birim çaba gösteriyorsa, bir anne ne kadar çaba sarf etmeli?

her şeye yeni bir fırsat olup olmadığını bilmeden atlama huyumu, ilerleyen yaşıma uygun bulmuyorum. gel gör ki içimdeki heyecanlı tip hala yaşıyor, umudunu yitirmiyor, beni de peşinden sürüklüyor.

hali hazırda işimde memnunum, umarım herkes yapmak istediği iş ile karşılaşır, mesut memnun çalışır. insanoğlu daha iyi olana meyletmeye eğilimli. aksi halde ilerleme nasıl olurdu?

bu blog kimseyle açık açık paylaşmayı düşünmediğim konuları örtülü ödenek veya isis veiled edasında yazabileceğim bir mecra oldu benim için.

umarım bir gün işi gücü, tanıdığım yeni insanları, tanıdığımı sandığım eski insanları açıkça yazacak cesareti bulurum.

şimdilik paylaşabileceğim şifreler şu şekilde:

1. dr başak akpınar
2. bedribai
3. a seven

erdemlerin sınırı yok, mehmet hoca'nın dediği gibi kaç tane aç çocuğun karnını doyurunca "tamam artık bu kadar yeter, fazlasına gerek yok" diyebilirsin ki?

long live OINA...
bu dr. basak akpınar ile yapacağımız çalışmaya gelsin...


sıralama ne denli doğru olmuş bilemezsiniz, tesadüf diye bir şey yoktur... bedribai


bu da a seven patronuma gelsin, teşekkürlerimle beraber (bu caponya düşkünlüğü nereye götürecek bakalım beni sonunda)




bu da kendime gelsin, dalgaları aşmak. neredeyse 200 yıl önce yaşamış bir sanatçı, bugün hala eserleriyle hayatta. iyi ki hayatta, dün neysek, bugün de aynıyız. yok aslında birbirimizden farkımız.