21 Kasım 2015 Cumartesi

doğum günü

bugün canımın doğduğu gün. tam on iki yıl önce bu sabah 8.15'te hayatımıza girdi. hayatım, hayatımız nasıl değişti anlatamam. gün oldu güldürdü bizi, gün oldu sakinleştirdi. bu akşam pasta üflerken yaptığımız şaklabanlıklara "yapma" diyerek bir yetişkin edasıyla ket vurması, bundan sonra daha dikkatli, özenli davranmamız gerektiğini pek güzel anlattı.

dolayısıyla; bugünden itibaren
1. trafikte, kalabalık ortamlarda, metrobüs karmaşasında kendimi kaybedip sinirlenmek, kötü söz sarfetmek yok.
2. kendileri ergenlik fevriliğiyle ani çıkışlar yapsa dahi karşısında astral kontrolünü kaybedip, kısasa kısas yapacak biri olmayacak.
3. o büyüyor, ayakları her geçen gün daha da yere basıyor, örnek alabileceği nitelikte bir insan olmaya daha ciddi şekilde adım atılacak.
4. hayatımı güzelleştirirken, kendi yaşantısını kurmasına azami gayret sarf etmeye devam.

umarım bu yazı yıllar boyu kalır, ben yaşlara geldiğinde okurken, seni ne çok sevdiğimi hala biliyor olursun.

canım, bu hayattaki en güzel şey sensin. iyi ki doğdun...

4 Ağustos 2015 Salı

hamlet

Olmak ya da olmamak,
işte bütün mesele bu! 
Düşüncemizin katlanması mı güzel 
Zalim kaderin yumruklarına, oklarına 
Yoksa diretip bela denizlerine karşı Dur, yeter demesi mi?
Ölmek, uyumak sadece! 
Düşünün ki uyumakla yalnız bitebilir bütün acıları yüreğin, 
Çektiği bütün kahırlar insanoğlunun. 
Uyumak, ama düş görebilirsin uykuda, o kötü. 
Çünkü, o ölüm uykularında
Sıyrıldığımız zaman yaşamak kaygısından 
Ne düşler görebilir insan, düşünmeli bunu. 
Bu düşüncedir felaketleri yaşanır yapan. 
Yoksa kim dayanabilir zamanın kırbacına? 
Zorbanın kahrına, gururunun çiğnenmesine 
Sevgisinin kepaze edilmesine 
Kanunların bu kadar yavaş 
Yüzsüzlüğün bu kadar çabuk yürümesine 
Kötülere kul olmasına iyi insanın 
Bir bıçak saplayıp göğsüne kurtulmak varken? 
Kim ister bütün bunlara katlanmak 
Ağır bir hayatın altında inleyip terlemek 
Ölümden sonraki bir şeyden korkmasa 
O kimsenin gidip de dönmediği bilinmez dünya 
Ürkütmese yüreğini? 
Bilmediğimiz belalara atılmaktansa 
Çektiklerine razı etmese insanları? 
Bilinç böyle korkak ediyor hepimizi: 
Düşüncenin soluk ışığı bulandırıyor 
Yürekten gelenin doğal rengini. 
Ve nice büyük, yiğitçe atılışlar 
Yollarını değiştirip bu yüzden 
Bir iş, bir eylem olma gücünü yitiriyorlar.

W. Shakespeare

28 Temmuz 2015 Salı

yıllar sonra

merhaba,

bu sene de pek çok gelgitleri olan bir yıl olmayı başardı.

yaklaşık yirmi yıl sonra yeniden yollarımızın kesiştiği arkadaşımdan mı bahsetsem, keremo ile yaptığımız küçük tatilin nasıl iyi geldiğinden mi? yoksa yalnız ve güzel ülkemde olup bitenden mi?

insanoğlu çok dara düştüğünde kaçıp gitme yanlısı oluyor, bir yandan da mevlana'nın dediği gibi "biz pergel gibiyiz, bir ayağımız buradayken diğeri dünyayı gezer" durumunu istiyor insan, köklerinden çok da fazla kopamıyor.

en iyisi ben size bir kaç foto göstereyim, bu yazı da burada bitsin...


ilk sırada, yirmi yıl sonra bir araya gelebildiğim arkadaşımla, yaklaşık yirmi beş yıldır gitmediğim galata mevlevihanesi etkinliğinden bir enstantane. insan nasıl bu kadar konsantre olabiliyor, şaşırtıcı. şahsen ben üçüncü dönüşten sonra nakavt olurdum


ikinci sırada ise şampuanlanmış, fönlenmiş dünya güzeli iki inek. sırtlarına sarılasım var :-)


son olarak norveç'ten bir fotoğraf, bu bir resim değil, fotoğraf. inanabiliyor musunuz?


sevgiler
not: istanbul'da ısı elli derece olmalı bugün, son iki yüz yetmiş yılın en sıcak günü herhalde, henüz. bir de düşünün ki güneşte patlamalar bekleniyor, cidden yandığımızın resmidir

11 Haziran 2015 Perşembe

Zaman

Merhaba Romalılar, Kartacalılar,

Ne kadar uzun zaman olmuş yazmayalı, aklımdan geçenleri karalamayalı... Geçenlerde bir yerde söylediler; dün ne yaptıysak bugün onu yaşıyoruz. Aynı şekilde bugün ne yapıyorsak, yarın onu yaşayacağız.

Bugün boş boş durmanın sonucu beş yıl sonra da sıkılmak. "Action will be taken" desem, hem Heinrich Böll'e, hem Dicle Hocama hem de elemental doğa ruhlarına mesaj göndersem :-)

Ülkemizi yakından ilgilendiren parlamento seçimi yapıldı. Konu kimin kaç gol attığı seviyesine indirgendi. Genel pencereden, özellikle eğitim alanında yapılması gerekenlerden epey uzaklaştık.




Güzel şeyler yazmak isterdim, ancak ufukta fazla bir şey göremiyorum ben, hatta ufuk çizgisini de göremiyorum. Ya siz?

Selamlar

15 Mart 2015 Pazar



Yağmuru sevdiğini söylüyorsun ama,
Yağmur yağınca şemsiyeni açıyorsun.
Güneşi sevdiğini söylüyorsun ama,
Güneş açınca gölgeye kaçıyorsun.
Rüzgarı sevdiğini söylüyorsun,
Rüzgar çıkınca pencereni örtüyorsun.
İşte bundan korkuyorum,
Çünkü beni de sevdiğini söylüyorsun.
W. Shakespeare

27 Şubat 2015 Cuma



Yeni yılın ilkbaharında sadece 4 tane hedefim var, teker teker açıklayıp ve gündemi kendimle meşgul etmek adetim değil. O sebeple "what you do today builds your tomorrow" diyorum.

Ve kamuoyu önünde kendime ve hedefi olan herkese başarılar diliyorum...

Mayıs sonuna dek Mart, Nisan ve Mayıs ayları için planladığım hedefleri gerçekleştirme, yarım bıraktığım iki işi tamamlama ve bu süredeki 13 hafta boyunca her hafta 10 tekrarla yeni kapı açma şansımı, hayırlı olsun dileklerimle hayatıma katıyorum.



Değişmeye hazır ve istekliyim. Artık bu durumları kendimin oluşturduğumu biliyorum ve bilincimde bu durumun sorumlusu olan inanç kalıbından kurtulmak istiyorum.

Arkadaşım Evren'e mesajımdır :-)

20 Ocak 2015 Salı

neruda - here i love you





Here I love you.
In the dark pines the wind disentangles itself.
The moon glows like phosphorous on the vagrant waters.
Days, all one kind, go chasing each other.

The snow unfurls in dancing figures.
A silver gull slips down from the west.
Sometimes a sail. High, high stars.
Oh the black cross of a ship.
Alone.

Sometimes I get up early and even my soul is wet.
Far away the sea sounds and resounds.
This is a port.

Here I love you.
Here I love you and the horizon hides you in vain.
I love you still among these cold things.
Sometimes my kisses go on those heavy vessels
that cross the sea towards no arrival.
I see myself forgotten like those old anchors.

The piers sadden when the afternoon moors there.
My life grows tired, hungry to no purpose.
I love what I do not have. You are so far.
My loathing wrestles with the slow twilights.
But night comes and starts to sing to me.

The moon turns its clockwork dream.
The biggest stars look at me with your eyes.
And as I love you, the pines in the wind
want to sing your name with their leaves of wire. 

kendimizi onaylıyoruz ve tasasızız





Hep söylerim çocukluk insanın ana vatanıdır diye. İçten kahkaha, cesaret, samimiyet yaşar orada. Bir de benim kuzum, Achilles'im, Herkül'üm, Golkond'um, Hindistan'ım...



Biraz da umursamazlık kattın mıydı, tadından yenmez.



Kediler mutlaka bulunmalı, kuşlar, böcekler, atlar, kaplanlar da.



Güneş zaten çocukluktan doğar, bakınız Şekil II :-)



En nihayetinde "büyüdüm ben" kaprisini de sos olarak ilave edince, servise hazır. Çanta kafalım benim.


Geçenlerde bu tramvaya bindik, bir davete icabet etmek maksadıyla. Kuzumun yanına ecnebi 3-4 yaşlarında bir çocuk oturdu. Birbirlerinin yanaklarına, parmak uçlarıyla kuş tüyü yumuşaklığında dokunup, sözsüz bir iletişim geliştirdiler. Minik çocuğun, büyük çocuğun avucuna küçük yumruklarla darbe yapması vasıtasıyla muhabbeti derinleştirdiler. En nihayetinde bizim inmemiz gereken durağa geldik. Keremo çocuğa avucunu uzattı. Minik çocuk da eğilip şapp diye avucunun ortasını öpüverdi. Kerem yapıştırdı espriyi "bana amca amcaaa dedileeer..." Nasıl güldüm anlatamam. Pis serseri her şeyde eğlenecek bir nokta buluyor. Umarım hayatı boyunca böyle devam eder.

Gerçekten tasasız ve kendimi onayladığım bir sürece girmiş bulunmaktayım. Bu konuyu, derinlemesine irdelemeyi başardığımda paylaşacağım. Yola çıkmak gibi bir şey. Etkileyici bir tecrübe, sanıyorum bu da benim kişisel yolculuğum olacak. Sabırsız olduğum malum, ancak bu kez gerçekten sabırsızlıkta ilerim seviyeye geçtim, bir an evvel nereye varacaksam varayım istiyorum ama öte yandan; to travel hopefully is better than arrival demiş büyüklerimiz. Göreceğiz bakalım...

Sömestr tatilinin ikinci yarısında izinli olmak istiyorum, Kuzu ile çok güzel planlar yaptık, umarım sorun çıkmaz. Güzel fotoğraflar çekmeyi başarırsak yayınlarım.

Sevgiler

15 Ocak 2015 Perşembe

2015 - 1


Yukarıdaki fotoğraf 2014 doğum günü etkinliğinden. Çocuk fotoğrafı ile yeni yılın ilk yazısını şenlendirmek isteyince bunu kullanmaya karar verdim.

Başladı başlayacak derken yeni yılın ilk ayının yarısı bitti bile. Bir yandan da kuzular hızlıca büyüyorlar. Zamanın nasıl geçtiğini fark etmiyor insan. 2015'e güzel başladık biz. Yapmayı tasarladığımız değişikliklerin bir kısmını gerçekleştiriyoruz bile. Bundan başka bu yıl daha başlamadan güzellikler getirmişti ya bize, öylesine umutluyum ki yeni yıldan.

Keremo gözlük takmaya başladı. 26 Aralık günü tramvayda aniden fark ettik normalden biraz daha az gördüğünü. 6 Ocak doktor randevusunda 1 numara miyop olduğumuz anlaşıldı. Bugün artık gözlük takıyor. Pek bir yakıştığı için; sadece okulda ve televizyon seyrederken kullanması gereken gözlüğü, ellerini yıkarken bile takıyor :-)

Gözlük benim küçük adamıma iyice bir bilgelik, olgunluk verdi. Daha da büyük görünüyor şimdi. Nerede benim minicik "anneeee, ben ayı deyken vız vız ayı mı, hooooaaaaaa ayı mı diyoyum?" diye soran kuşum?