20 Ocak 2015 Salı

neruda - here i love you





Here I love you.
In the dark pines the wind disentangles itself.
The moon glows like phosphorous on the vagrant waters.
Days, all one kind, go chasing each other.

The snow unfurls in dancing figures.
A silver gull slips down from the west.
Sometimes a sail. High, high stars.
Oh the black cross of a ship.
Alone.

Sometimes I get up early and even my soul is wet.
Far away the sea sounds and resounds.
This is a port.

Here I love you.
Here I love you and the horizon hides you in vain.
I love you still among these cold things.
Sometimes my kisses go on those heavy vessels
that cross the sea towards no arrival.
I see myself forgotten like those old anchors.

The piers sadden when the afternoon moors there.
My life grows tired, hungry to no purpose.
I love what I do not have. You are so far.
My loathing wrestles with the slow twilights.
But night comes and starts to sing to me.

The moon turns its clockwork dream.
The biggest stars look at me with your eyes.
And as I love you, the pines in the wind
want to sing your name with their leaves of wire. 

kendimizi onaylıyoruz ve tasasızız





Hep söylerim çocukluk insanın ana vatanıdır diye. İçten kahkaha, cesaret, samimiyet yaşar orada. Bir de benim kuzum, Achilles'im, Herkül'üm, Golkond'um, Hindistan'ım...



Biraz da umursamazlık kattın mıydı, tadından yenmez.



Kediler mutlaka bulunmalı, kuşlar, böcekler, atlar, kaplanlar da.



Güneş zaten çocukluktan doğar, bakınız Şekil II :-)



En nihayetinde "büyüdüm ben" kaprisini de sos olarak ilave edince, servise hazır. Çanta kafalım benim.


Geçenlerde bu tramvaya bindik, bir davete icabet etmek maksadıyla. Kuzumun yanına ecnebi 3-4 yaşlarında bir çocuk oturdu. Birbirlerinin yanaklarına, parmak uçlarıyla kuş tüyü yumuşaklığında dokunup, sözsüz bir iletişim geliştirdiler. Minik çocuğun, büyük çocuğun avucuna küçük yumruklarla darbe yapması vasıtasıyla muhabbeti derinleştirdiler. En nihayetinde bizim inmemiz gereken durağa geldik. Keremo çocuğa avucunu uzattı. Minik çocuk da eğilip şapp diye avucunun ortasını öpüverdi. Kerem yapıştırdı espriyi "bana amca amcaaa dedileeer..." Nasıl güldüm anlatamam. Pis serseri her şeyde eğlenecek bir nokta buluyor. Umarım hayatı boyunca böyle devam eder.

Gerçekten tasasız ve kendimi onayladığım bir sürece girmiş bulunmaktayım. Bu konuyu, derinlemesine irdelemeyi başardığımda paylaşacağım. Yola çıkmak gibi bir şey. Etkileyici bir tecrübe, sanıyorum bu da benim kişisel yolculuğum olacak. Sabırsız olduğum malum, ancak bu kez gerçekten sabırsızlıkta ilerim seviyeye geçtim, bir an evvel nereye varacaksam varayım istiyorum ama öte yandan; to travel hopefully is better than arrival demiş büyüklerimiz. Göreceğiz bakalım...

Sömestr tatilinin ikinci yarısında izinli olmak istiyorum, Kuzu ile çok güzel planlar yaptık, umarım sorun çıkmaz. Güzel fotoğraflar çekmeyi başarırsak yayınlarım.

Sevgiler

15 Ocak 2015 Perşembe

2015 - 1


Yukarıdaki fotoğraf 2014 doğum günü etkinliğinden. Çocuk fotoğrafı ile yeni yılın ilk yazısını şenlendirmek isteyince bunu kullanmaya karar verdim.

Başladı başlayacak derken yeni yılın ilk ayının yarısı bitti bile. Bir yandan da kuzular hızlıca büyüyorlar. Zamanın nasıl geçtiğini fark etmiyor insan. 2015'e güzel başladık biz. Yapmayı tasarladığımız değişikliklerin bir kısmını gerçekleştiriyoruz bile. Bundan başka bu yıl daha başlamadan güzellikler getirmişti ya bize, öylesine umutluyum ki yeni yıldan.

Keremo gözlük takmaya başladı. 26 Aralık günü tramvayda aniden fark ettik normalden biraz daha az gördüğünü. 6 Ocak doktor randevusunda 1 numara miyop olduğumuz anlaşıldı. Bugün artık gözlük takıyor. Pek bir yakıştığı için; sadece okulda ve televizyon seyrederken kullanması gereken gözlüğü, ellerini yıkarken bile takıyor :-)

Gözlük benim küçük adamıma iyice bir bilgelik, olgunluk verdi. Daha da büyük görünüyor şimdi. Nerede benim minicik "anneeee, ben ayı deyken vız vız ayı mı, hooooaaaaaa ayı mı diyoyum?" diye soran kuşum?