21 Kasım 2018 Çarşamba

21 Kasım 2018

merhabalar olsun herkese,

bugün 21 kasım, dünyanın bana daha güzel görünmeye başladığı gün... Keremo'nun doğum günü. Allah tüm çocukları korusun. gözetsin, hep yanında olsun, benim kuzumun da. Canım benim, iyi ki doğdun, nice sağlık, mutluluk dolu yaşlar. 

bu sene üçüncü kere ayrı yerlerde kutluyoruz doğum gününü. olsun, biz görmesek de güneş hep var. 

içten sevgiler

31 Ekim 2018 Çarşamba

bu sabah

az önce sizinle kendimi dönüştürüp dönüştüremediğimi test edeceğimi paylaşmıştım ya, hodri meydan diyorum kendime. epeydir sağlıklı kiloma geri dönme planları yapıyor ve uygulamıyordum. içimdeki hüznü olumlu bir şeye dönüştürmek zorundayım. o olumlu şeylerden biri de sağlıklı beslenme olsun.

bugün çarşamba. her çarşamba bir hafta içinde kaç kilo verdiğimi paylaşayım. mottomuz sağlıklı beslenme, insan doğasına aykırı hiçbir şey yememek olsun.

yelkenler fora...

Ad Astra Per Aspera

merhaba,

hüznün derinliklerinden bir merhaba sunacağım herkese. başlık bir ipucu vermiş olmalı bu yazının konusu hakkında. 2010 yılından beri arkadaşım, yoldaşım olan, iyiyi, gerçeği ve yapılması gerekenleri paylaştığım dostlarım, hocalarım ve kardeşlerimle yollarım ayrıldı.

bugüne kadar geride bıraktığım çok insan oldu, çok. şimdi fark ediyorum ki, hiç biri bende bu hissi bırakmamış. nasıl bir yer ayırdıysam kalbimde, onlar gidince yerinde koca bir boşluk kaldı. 

...
insan bir akşam üstü ansızın yorulur
tutsak ustura ağzında yaşamaktan
kimi zaman ellerini kırar tutkusu
bir kaç hayat çıkarır yaşamasından
hangi kapıyı çalsa kimi zaman
arkasında yalnızlığın hınzır uğultusu
...

kimilerinin bizdeki değeri, kaybedince anlaşılıyormuş. kaçırdığım zamanlara mı üzüleyim, kaybettiğim dostlarıma mı? koşullara mı? depresyonsa bunun adı depresyon; yeryüzünde ne hissettiğimi anlayacak insanoğlu yoktur gibi geliyor şu an. ne ilk kez ben yaşıyorumdur bunu, ne de son. yine de kabullenemiyor insan sekiz yılın sonunda bir başına kalmayı. konu aslında bir başına kalmak değil, yalnızlığı severim ben. konu dostlarımdan, sevdiklerimden ayrılmak.

ne desem bilemedim, her şeyi öylesine detaylı anlatan ben, bu konuda bencillik yapmak istiyorum, altın hazineyi kendime saklayacağım. dünden sonra hiç bir şey eskisi gibi olmayacak, içime oturan öküz kalkmayacak, o halde ne yapmalı, değişimi başlatmalı. madem ama dönüşüm, haydi başlayayım. bakalım iddia ettiğim kadar derin izler kalmış mı bende?

bugünden itibaren yapmak istediğim, yarım bıraktığım, ötelediğim işleri tamamlamaya karar veriyorum, kendimle çalışmaya başlıyorum.

bu zamana kadar bana ilham veren, tanımaktan onur duyduğum, sevdiğim, saydığım, onlar olmasa nasıl olurdum düşünmek bile istemediğim insanlara sonsuz şükranlar... iyi ki varlar, umarım hayat bizi yeniden karşılaştırır (gözyaşı bile kifayetsiz, ne fena).

herkesin yolu açık olsun, galip sayılır bu yolda mağlup

Ad Astra Per Aspera
(zorluklardan yıldızlara)
 

23 Ekim 2018 Salı

ekim devrimi

hello everyone,

koca yaz geçti, çocuğumun tatili bitti, okula döndü, ilk tatil zamanı geldi, iki haftalığına yanımıza döndü bile. macera dolu bir yolculukla, yanlış trene binerek, yanlış istasyonda inip, tehlikeli görünen insanların olduğu bir ortamdan ayrılıp, havaalanına check-in süresinin dolmasına 9 dakika kala ulaşıp, uçağı yakalamayı başardı.




turtmann, neverland...



tabi maceralar gelmesiyle sınırlı değil, kendileri boks yaparken kaburgalarını bertmişler, futbol oynarken ayaklarını kan revan içinde bırakmış, go-kart kullanırken üç takla atmış. doktor kontrolleri neticesinde durumunu öğreneceğiz, ancak kendine bu kadar dikkat etmemesi üzüyor beni.

öte yandan 16 temmuz itibarıyla başladığım işten 12 ekim'de ayrılmış bulunmaktayım. tam tüketim çağı insanıyım yani :-) çarçabuk başlayıp aynı hızda bitiriyorum.

amaaaaaaan sıkıldım, herşeyden, pek çok kişiden de...

keremo forevır
öperler

12 Haziran 2018 Salı

Buddha

Merhabalar,

Başımıza bu da mı gelecekti esprisini yapmadan yazıma başlıyorum...
Buddha der ki; acı vardır ve kaçınılmazdır. Bunun etkilerinin bizi sıyırıp geçmesini sağlayacak şey ise;
  • Doğru söz
  • Doğru amaç/niyet
  • Doğru eylem
  • Doğru çaba
  • Doğru yaşam tarzı (geçimini doğru yoldan sağlamak)
  • Doğru düşünce
  • Doğru dikkat
  • Doğru konsantrasyon
olarak listelenir öğretide. Her birini tek tek özümseyip kendi hayatımla örtüştürmeye çalıştığımda ne kadar çok boşluk kalıyor.

Hadi söz, amaç ve eylemi hallettim. Diğerleri? Doğru kaynaktan geçim sağlıyor muyum? Hayır, çünkü işsizim. Düşüncelerim doğru ve yanlış arasında gidip geliyor... Konsantrasyon sıfır, dikkat ve düşünce hakeza. Kafam karmakarışık. Buddha benim yerimde olsa ne yapardı acaba?

Çabaya gelince, çabam hep var, Keremo için, hayatımızı idame ettirmek için, daha iyi bir insan olmak için (burada da Sayın Akil insan Orhan Gencebay' atıf yapayım "burunların selameti için". O ne biçim reklam yahu. It sucks).

Odaklanamayan kafa ile yazabileceklerim bunlar. Şimdilik arrivederci...
gülen ayva, ağlayan nar. bizde de gülümseyen malta eriği var...

osman hamdi bey'in meşhur tablosu 3 boyutlu hale gelmiş.

karabiga, kemer'den bir enstantane...

me, myself and i

29 Mart 2018 Perşembe

kendimle dalgaları aşmak

bugün biraz bezdim. üst üste gelen, çözümsüz olmayan ama sevimsiz olaylar, zamansızlık, plansızlık ve dahi başka bir takım -sizlikler umutsuzluğa sürükledi beni. bu saat oldu, kafamdaki kara bulutlar daha yeni yeni dağılmaya başladı.

madem bahar geldi, madem çiçekler açıyor, madem hayattayız, yeni bir şey söylemek ve yapmak lazım. o haldeeee hadi başlayalım. bikini sezonu bekleyeni değilsem de, hafiflemek iyi gelebilir. 30 mart itibarıyle biraz rejime başlayalım bakalım, kendim ve ben.

pngtree.com'dan buldum bu grafik tasarımı. hadi görelim bakalım bu sonuca ulaşabilecek miyim ben de :-)

haiku severim. severim sevmesine de, ingilizce'ye çevrilince bir tuhaf oluyor. bahar hatrına, paylaşayım, anlamaya çalışalım:

try to plant
as for a child
a little wild cherry tree.




sakura - nippon veeeee fuji san...
bu bahar sakura-karakter dinleyin. bakalım benim kadar siz de beğenecek misiniz?

sevgiler

18 Şubat 2018 Pazar

you are my sunshine

her şey ne kadar hızla değişiyor. hayat dün tükürdüğünü bugün yalatıyor insana (metafor/atasözü)... kuzum büyüyor, Allah hepsini korusun gözetsin, Keremom'u da... dünya kazan ben kepçe dolaşıyor, iyi de oluyor, böyle böyle öğreniyor hayatı. ben (bile :-)) bu şekilde öğretemezdim.

neredeyse ikinci sene bitti. hala strese giriyorum, panikliyorum, lakin kendisi emin adımlarla ilerliyor. inşallah öyle de devam etsin.

bende de bazı değişiklikler var, kökenimi öğrendim devlet sayesinde, ufak tefek heyecan salgılatıcı beklentiler var. beklentiler kendimden, birilerinde değil. birilerinden beklenti sadece umutsuzluk getirir.

bekleyin anacım, 2-3 hafta sonra  paylaşabilirim belki.

herkese benden iyi dilekler. akıllı, uslu ve hüsnü niyetli tarafıma denk geldiniz. hadi yine iyisiniz...

ci vediamo quando torni...

6 Şubat 2018 Salı

karataylar

aklıma güzel bir söz geldi; hangi adam kadmon'un söylediğini hatırlamıyorum lakin buyurun "atın iyi cins diye övünme, sen at mısın?" karatay başlığından dolayı bu yazmak istedim, aslında konu ile alakasız...

geçtiğimiz hafta sonu astroloji seminerine katıldım. artık güneş burcu, ay burcu ve yükselen nedir biliyorum. henüz gezegen ve evleri keşfedemedim gerçi. ama why not?

ben boğa burcu olmaya çalışıyormuşum, elimden hiçbir şey kaçmazmış. asıl görünen yüzüm yükselenim olan aslan... geçmişim de oğlak, yani ay burcum. oğlaaaaaak. hiç bilmezdim nasıl, nedir. boğa gibi inatçı. şahane. onun da isteyip de elde edemediği hiçbir niyet olmazmış. yani karar verdiğim her şeyi yaparmışım.

madem öyle dedim, dur şu karataylara katılayım. sabah menemen, beyaz peynir, fındık yedim. aklıma estikçe günlük detayları paylaşırım. sık takip edilen bloglar gibi before and after paylaşımlar yapamayacağım...

heyecan devam, özlem haddinden fazla... bugün 6 şubat salı 2018


sevgiler

15 Ocak 2018 Pazartesi

on altı gündür ocak

merhaba sevgili dostlar, romalılar,

iki bin on sekiz yılına girdik. şimdilik söyleyebilirim ki ben beğendim, fena bir yıl değil. ilk günlerine münir özkul, aydın boysan ayrıldılar aramızdan, demek onlar pek beğenmediler. ışıkları hep yansın ve gittikleri yerde rahat olsunlar inşallah.

bugün raw veganlığımın da on altıncı günü. girişmeden önce korktuğum kadar zorlu değilmiş. dışarıda yerken hafif seçici olmak gerekiyor, lakin sıkıntılı bir durum yok. alles in ordnung yani.
bugün hava epey yağmurlu, beklenen kış gelmedi, tam oldu zannettiğim iş son anda iptal oldu. umarım terslikler bunlarla kalır, işlerin güçlerin kalan kısmı normal yolunda gider. beklemek çok eğlenceli değil, godot'yu beklemek... tam bu ana denk gelen albinoni - adagio g minör'e ne demeli? oldu mu şimdi? zaten çeyrek depresiftim, yarım depresif oldum sayende albinoni! esef ederim...

yürüyüş yapmalı, kendine getirecek bir şey bulmak lazım. bugün ekleyeceğim yazıyı mazur görün. insan yazmak istiyor, ne olursa olsun paylaşmak. belki de ille de kendini anlatmaya çalışmanın bir tezahürüdür bu.ne olursa olsun kendini anlatmak. herkesin içinde bir fırtına kopuyor, demir zamanlar öğütüyor bizi. kendimizi daha tanımadan (ki kendini tanımak en zoru, uğraşı gerektiriyor, sabır da lazım, bu kadar zorlanmaya gelemediğimizden anlamış gibi yapıyoruz veee) hooop diye başkalarını kategorize etmeye başlıyoruz. bunun tek sebebi kendimizle olan savaşımızı henüz tamamlamamış olmamızdır. kendini tanıyınca tek mücadelenin kendinle olması gerektiğini anlar insan. başkalarıyla mücadele etmek değil, başkalarına yardım etmektir aslolan. önce arjuna gibi savaşacaksın, kendinle, içindeki seninle. törpülenmesi gereken yanlar bitince, gücün kalacak sana, geriye. o güç kendini bulduğunda yanında olacak, tek ihtiyacın da o zaten.

solo invictus...

sevgiler