29 Temmuz 2011 Cuma

h u z u r



hepimize biraz huzur dileyerek bir fotoğraf yayınlamak istiyorum; www.dijitalsanat.com sitesinde buldum bu fotoğrafı, kendilerinden izin almadım, umarım kızmazlar. ancak huzur ile ilgili tüm görüntüler arasında sizinle paylaşmak istediğim sadece buydu. orjinalini görmek isterseniz işte link;

http://www.dijitalsanat.com/alp-da%C3%B0lar%C3%BDnda-sakinlik-741.htm

sevgiler

h i t i t



Herşeyin nasıl bir hızla akıp gittiğini bir kez daha farkettiğim an kendimi de bir kez daha dehşete düşmekten alıkoyamadım. Hayatın hızı baş döndürücü. Yetişmek imkansız, mamafih yetişmek istiyor muyum bu konudan emin değilim. Aklıma ilk gelen şey hepimiz için dua istemek oldu; buyrun hep beraber

Tanrım beni yavaşlat,

Aklımı sakinleştirerek kalbimi dinlendir...

Zamanın sonsuzluğunu göstererek bu telaşlı hızımı dengele...

Günün karmaşası içinde bana sonsuza kadar yaşayacak tepelerin sükunetini ver.

Sinirlerim ve kaslarımdaki gerginliği, belleğimde yaşayan akarsuların melodisiyle yıka, götür.

Uykunun o büyüleyici ve iyileştirici gücünü duymama yardımcı ol...

Anlık zevkleri yaşayabilme sanatını öğret;
bir çiçeğe bakmak için yavaşlamayı,
güzel bir köpek ya da kediyi okşamak için durmayı,
güzel bir kitaptan birkaç satır okumayı,
balık avlayabilmeyi, hülyalara dalabilmeyi öğret...

Her gün bana kaplumbağa ve tavşanın masalını hatırlat.
Hatırlat ki yarışı her zaman hızlı koşanın bitirmediğini, yaşamda hızı arttırmaktan çok daha önemli şeyler olduğunu bileyim...

Heybetli meşe ağacının dallarından yukarıya doğru bakmamı sağla.
Bakıp göreyim ki, onun böyle güçlü ve büyük olması yavaş ve iyi büyümesine bağlıdır...

Beni yavaşlat Tanrım ve köklerimi yaşam toprağının kalıcı değerlerine doğru göndermeme yardım et.
Yardım et ki, kaderimin yıldızlarına doğru daha olgun ve daha sağlıklı olarak yükseleyim.

Ve hepsinden önemlisi...

Tanrım,

Bana değiştirebileceğim şeyleri değiştirmek için CESARET,

Değiştiremeyeceğim şeyleri kabul etmek için SABIR,

İkisi arasındaki farkı bilmek için AKIL ve

Beni aşkın körlüğünden ve yalanlarından koruyacak DOSTLAR ver...

11 Temmuz 2011 Pazartesi

bugün

temmuz 11 olmuş, 11.07.2011...

pek cok şeye ara vermişim; yazmak ve düşünmek gibi. kafamda oluşturmaya çalıştığım şablonu bir türlü tamamlayamıyorum. oysa herşey önce beyinde tamamlanır değil mi?

zamanında mimar sinan eserlerinden birisiyle ilgili olarak sultan süleyman'dan ödenek almış. almış almasına da camiinin bırakın inşaasına temelinin kazınmasına dahi uzun süre başlamamış. altı ay, dokuz ay derken on sekiz ay geçmiş. hala bir hareket yok. sağdan soldan ağızlar durur mu? hemen kazan kaynatmaya başlamışlar. dedikodulardan sıtkı sıyrılan sultan süleyman sinan'ı bir denetlemeye karar vermiş. sinan kalfa ve çalışanlarla oturup kıraat ederken sultan'ın ziyareti haberini almış. hemen hayali bir kapıdan, hayali bir tünelden, hayali bir koridordan gecerek sultan'ın karşısına çıkmış. sultan bilge olduğunda; sinan'in camiiyi önce beyninde yapmaya çalıştığını anlamış ve kolay gelsin deyip uzaklaşmış...

ben de önce kafamda uzun süre şekillendirmeye çalıştığıma göre bir damla da olsa sinan'a çekmişim diyebilir miyim? :-))))