4 Kasım 2014 Salı

iç yolculuk


dün terennüm ettiğimiz; nefis bir konudan bahsetmek istiyorum: iç yolculuk. tevafukun böylesi; bir süredir bu konu çevremde dönüp durmakta. iç yolculuk, eş zamanlı muhasebe ve istatistik çalışmaları neticesinde kendileriyle tanışan arkadaşlarım var. gerçekte kim olduklarını keşfetmeyi başarmışlar. doğrusu cesaret edip onlara bu işin tam olarak nasıl olduğunu soramamıştım. öyle ya "nasıl yapılıyor bu yolculuk, hele bir tarif etsen iki gözüm" nasıl denir ki?

işte tam bu esnada, dernekte çalıştığımız konu başlığı imdadıma yetişti; iç yolculuk. çalışmayla, paylaşmayla, bencillikten uzak, ortak hedefe ve faydaya doğru yapılan uğraşı bir iç yolculuktur. bu yolculuk için insanın illa tek başına olması gerekmez. bilakis, ne kadar çok insan olursa etrafında, aynı yolda yürüyen, işte o denli daha çok yaklaşılır yaradana. ne kadar çok, o kadar güçlü, ne kadar çok o kadar bir ve birlikte. 

aynı şarkının bir solist tarafından seslendirildiği versiyonuyla, korodan dinlediğiniz halinin mukayesesi dahi; topluluk, çoğunluk ama birlik olmanın ne denli önemli olduğunu hissettirir gibi.

evet, epeydir ötelediğim yolculuğa çıkmaya karar verdim. Saint Ioannis'e çıkarken, aniden durmak istediydim, kayalara çarpan deli gibi dalgalar, dik ve uçurumun dibindeki ürkütücü taş basamaklar, trabzan olmayışı aniden kilitledi beni. ne geri dönmek ne de devam etmek için mecalim kalmadı. bununla birlikte hiç olmayacak bir yerde kalakalmanın verdiği sıkıntı, korkuyu da bastırdı. Ne olacaksa olsun, ben devam edeceğim dedim ve ettim de...

İç yolculuk da böyle bir şey olmalı, durmadan devam eden kişi için, ne kadar hızlı gittiğinin bir önemi yoktur der Delia. Yolcuğun sonunda hiç beklemediğim bir ben ile karşılaşırsam, sanıyorum burada paylaşmam. Aksi halde ise yayınlarımız susmayacaktır, bayilerinizden ısrarla isteyiniz...