20 Ocak 2015 Salı

kendimizi onaylıyoruz ve tasasızız





Hep söylerim çocukluk insanın ana vatanıdır diye. İçten kahkaha, cesaret, samimiyet yaşar orada. Bir de benim kuzum, Achilles'im, Herkül'üm, Golkond'um, Hindistan'ım...



Biraz da umursamazlık kattın mıydı, tadından yenmez.



Kediler mutlaka bulunmalı, kuşlar, böcekler, atlar, kaplanlar da.



Güneş zaten çocukluktan doğar, bakınız Şekil II :-)



En nihayetinde "büyüdüm ben" kaprisini de sos olarak ilave edince, servise hazır. Çanta kafalım benim.


Geçenlerde bu tramvaya bindik, bir davete icabet etmek maksadıyla. Kuzumun yanına ecnebi 3-4 yaşlarında bir çocuk oturdu. Birbirlerinin yanaklarına, parmak uçlarıyla kuş tüyü yumuşaklığında dokunup, sözsüz bir iletişim geliştirdiler. Minik çocuğun, büyük çocuğun avucuna küçük yumruklarla darbe yapması vasıtasıyla muhabbeti derinleştirdiler. En nihayetinde bizim inmemiz gereken durağa geldik. Keremo çocuğa avucunu uzattı. Minik çocuk da eğilip şapp diye avucunun ortasını öpüverdi. Kerem yapıştırdı espriyi "bana amca amcaaa dedileeer..." Nasıl güldüm anlatamam. Pis serseri her şeyde eğlenecek bir nokta buluyor. Umarım hayatı boyunca böyle devam eder.

Gerçekten tasasız ve kendimi onayladığım bir sürece girmiş bulunmaktayım. Bu konuyu, derinlemesine irdelemeyi başardığımda paylaşacağım. Yola çıkmak gibi bir şey. Etkileyici bir tecrübe, sanıyorum bu da benim kişisel yolculuğum olacak. Sabırsız olduğum malum, ancak bu kez gerçekten sabırsızlıkta ilerim seviyeye geçtim, bir an evvel nereye varacaksam varayım istiyorum ama öte yandan; to travel hopefully is better than arrival demiş büyüklerimiz. Göreceğiz bakalım...

Sömestr tatilinin ikinci yarısında izinli olmak istiyorum, Kuzu ile çok güzel planlar yaptık, umarım sorun çıkmaz. Güzel fotoğraflar çekmeyi başarırsak yayınlarım.

Sevgiler

Hiç yorum yok: