3 Şubat 2017 Cuma

hem meditasyon yapmama, hem de affetmeme

merhaba herkese,

bir önceki yazıma ithafen, affetme meditasyonu ile ilgili hislerimi belirterek yazıma başlamak istiyorum.

nasıl ki "ben elmayı seviyorum diye elma da beni sevmek zorunda değil" diyorsak, aynı şekilde her şeyi affetmemiz de gerekmiyor. bakın "her şeyi" diyorum, çünkü bazen beni kızdıranların insan formunda olduklarını düşünmüyorum. tam meditasyon sürecindeyken, kendimi affetmeye zorlamayı başarmışken, yeni bir kırılma noktası oldu veeeee "masa üstünde olmaması gereken bir malzeme olsa, ondan iğrenmemek için affetme meditasyonu mu yapacağım? hadi ordan, ya direkt o malzemeyi ortadan kaldıracağım ya da görmezden geleceğim" dedim kendi kendime. akabinde de meditasyonu bıraktım. o neymiş öyle, kötü şeyi affetmek için kendimi ikna edecekmişim, daha neler...

son yazımdan sonra, yılbaşı gecesi bir patlama oldu, berlin'de noel pazarına kamyonla girdiler, rus elçiye suikast düzenlendi... ne yazık ki güzel olaylar sıralayamadım. öte yandan; yeni bir yıli yeni umutla, sevgiyle karşılıyoruz. unutmadığımız yasamız var; umuttan vaz geçilmez.

benim güneşim belli, ışık kaynağım, yüzümü güldüren, hep özlediğim, Allah yokluğunu göstermesin dediğim hayatımın merkezi... büyüyor. kendi başına pek çok maceraya atılıyor. gurur duyuyorum onunla, tüm çocuklarla, gelecek onların. canım oğlum, hep yolun açık olsun, aşabileceğin güçlükler olsun, ışık saçmaya devam et. parla küçük yıldızım benim. sevgim, dualarım, aklım hep seninle. seni her şeyden çok seviyorum.



çocuklar olmasaydı, yeryüzünde hayat çekilmez olurdu, en azından benim için. hangi noktada hepimiz içimizdeki çocuğu kaybedip, nemrut yetişkinler oluyoruz bilmiyorum. bir an geliyor, o güzelim çocuk gidip, yerine makyavelist hasta ruh geliyor, geri dönüşümsüz bir değişim bu, radikal. işte bu ahval ve şerait içinde tek güzel an, çocukların nefesinin atmosfere karıştığı zaman. dünya iyi insanlar sayesinde ayakta denir ya, işte o iyi insan, çocuklar. biz değiliz, katran karasına bulanmış ruhumuzla, dünyayı ayakta tutacak iyiliğe haiz olmamız gayri kabili rücudur efendim.

hülasa, satırlarıma son verirken, içimizdeki çocukları da mümkün mertebe yaşatabilmek dileğimle.

sevgiler
keremo's mum

Hiç yorum yok: