17 Eylül 2007 Pazartesi

moloz dökmek yasaktır

canlarım iyi haftalar... ( bu arada telefonla bana moral veren nihayet'e nihayet teşekkür edebiliyorum. bu arada adana seyhan'dan yorum yazan nadide okur arkadaşın da bizzat ve şahsen o olduğundan şüpheleniyorum... )

haftalardır beyninizin etini yemek suretiyle mükerrer şekilde taşınıyoruz feryatlarımdan hepinizi yardıma çağırdığımı anlamadığınız veya anlamıyormuş gibi davrandığınız için dün kendi başımıza taşındık. birinci kattaki mesut evimizden beşinci kattaki kuş yuvasına göçtük. kuş yuvası lafımda ironi aramayın evde gerçekten kuşlar var. çatı katı olduğundan ve çatıdan odalardan birine açılan bir kapının mevcudiyetini farkeden kuşlar evin çatısının batı kısmındaki bir açıklığı keşfetmişler. şimdi o açıklığı iniş pisti, bizim çatı kapılı odayı da apron olarak kullanıyorlar. odayı cuma temizliyorsun, cumartesi sabahına bir çuval güvercin gübren oluyor. galiba ak sakallı dedem bana yeni bir iş alanı verdi. kuş gribi vakaları da hazır küllenmişken bu tamamen naturel gübreyi okutabileceğim merciler var mıdır sizce? hatta işi ilerletip güvercinleri de değerlendirsem ve güvecin çevirme pişirsem? güvercin etinin tadı nasıldır acaba? amaaan bana ne, ben zaten et sevmem. üstelik insan eti dahi yeniyorken uça uça bolca kas yapmış mahlukat ziyadesiyle yenir, di mi ama?

girişimci ruhum yine iş başında, konuyu bu sefer o dağıttı. benim hiç suçum yok! söylemek istediğim şudur arkadaşlar. 7 sene içinde toplam beş kez taşındım, bir evde iki yılı doldurunca ruhum adeta sığmaz oluyor o eve ve yollara koyuluyoruz. tüm taşınmalarda kendi kendime " bu kez odalardaki eşyaları sırayla, sakin sakin taşıyalım, taşıdığımızı hemen yerleştirelim ki en son seferki gibi eşyaları kolilerden çıkarmamız altı ay sürmesin " telkinim yine tutmadı. tek fark bu apartmanda asansör denen icat olmadığından eşyaları büyük boy çöp poşetlerine ( mavi renkli ) ve daha büyük boy siyah polyetilen ( feci kötü kokulu bir naylon cinsi, elinizi sürdüğünüzde de - adeta kanserojen - küçük küçük topçikleri hissediyorsunuz ) çuvallara doldurduk. şimdi bir odaya onları şehir dışındaki boş alanlar atılan molozlar gibi yığdık. içlerinden bir eşya lazım olduğunda parmaklarımızla torbada delikler açarak içine bakıyoruz. aradığımız şey içindeyse deliği büyütüp içinden çekiyoruz. çok rahat oluyor. koliler bu uygulamayı yemiyorlardı.

mutfakta hepinizin evinde olduğu gibi doğalgaz yok. tüple ocak kullanabiliyorsunuz. elektrik kullanırım uyanıklığını düşünmeyin çünkü elektrik de yok. çatı katı olduğu için dolaplar da sığmıyor. tümünü üstten kestirmek gerekecek. çok uzun boylu olmamam sadece burda işe yaradı, maazallah ayaklarımı kestirmem gerekebilirdi veya sürekli çömelerek yürümem, ne sinir birşey. insanın bacakları sızım sızım sızlar.

sağolsunlar bizimkiler " bu ev en üst kat olduğu ve civarda başka ev olmadığı için perde kapatman gerekmez " diyorlar. hoş ben diğer oturduğum evlerde de perde kapatmıyordum, ruhum zaten sıkılmak için bahane arıyor, perde merde uymaz bize. hadi tül denilen ince şey neyse ama öyle kadife, keten ağır perdeler bu bünyede durmaz!

eee, asansör yok, elektrik yok, gübreyi satınalan yok, güvercin çevirme salonuna müşteri gelmiyor, eşyalar dolaplar kurulamadığı için moloz torbaları gibi odalarda bekliyor. biz bu eve nasıl alışacağız???

not: en son 1988 yılında bodrum'a gitmiştim ( üfff neredeyse yirmi yıl olmuş ), tam yahşi'den geçerken " moloz dökmek yasaktır " tabelası vardı. o zamanlar kodadım tdk değildi, moloz kelimesini de birbirimizle dalga geçmek için kullandığımızdan kelli anlamını bilmezdim. hani öylesine dalga geçmek için söylüyoruz sanırdım, işbu sebeple o tabelalar beni çok güldürürdü. hey gidi günler be, o tabelalar bir gün benim gibi mühim bir yazarın konusu olacaklarını biliyorlar mıydı acaba? lütfen relax pozisyonuna geçmeyelim, konuya uygun bir şarkıyla kapanışı yapalım.
... honki ponki torino
şabama mumbo kozizo
muşe muşe kupopo kozizo
çiki çiki şayne çikitaktooo
hiçbir anlamı yok bu sözlerin
sadece rahatlamak için söylerim
haydi geeel beraber söyleyeliiiim ooo...
( ooof , of... acaba hakkatten bize müstehak mı? )

( hala fotoğraf makinasının parçasını almadığımdan evin fotoğrafını çekemedim, aslında belgelemek isterdim. kusura bakmayın, idare ediniz lütfen, sinirlenmeyeyim şimdi )

hadi selamlar, yolu biliyorsunuz, göndermeye gelmesen ayıp olmaz değil mi?



Hiç yorum yok: