5 Eylül 2007 Çarşamba

narkolepsi

depresif ruh halimi ifade etmek için bu başlığı kullandım. şiddetli bir huzursuzluğum ve uyku halim var. yüz yıl filan uyusam, o evrede herşey değişse, güzelleşse mesela. insan olduğumuz hallerimize dönsek. devlet vatandaşının sosyal müreffehleşmesi için yeterli ve gerekli koşulları sağlamış olsa. keremo dünya başkanı olsa ( heyt be heeeeeyt )... ama öyle parasal, siyasal açıdan filan değil, iyilik, tanzim vesair sosyal ve popülist başlıklarda ipleri elinde tutsa.

arkadaşlarım; ensefalon pıhtılaşması yaşıyorum. biz küçükken annem beyin ( hangi hayvana ait olduğunu hatırlamıyorum, ama herhalde hayvansal kaynaklardan edinilmiştir çünkü sakatatçıdan alınıyordu ) haşlayıp yoğurt veya salata eşliğinde yüksel'e yedirirdi. ben de - hayatını sakatatsız ve anemik geçiren bir ucube olduğumdan kelli - karşılarına geçer hayretle yüksel'in o lokmaları yutuşunu izlerdim. bir kez bile tadına bakma isteği duymadan... ıyyyy. beynimin lapa haline gelmiş olması bana o zamanları hatırlattı.

ne desem bilemiyorum, öyle bir huzursuzluk, öylesine bir kımıl kımıl oynayan bir şeyler var içimde. bebek de beklemiyorum oysa. nedir bu kımıl zararlıları. mamafih beynimde dolaşan da çok karışık fikirler var, onlar da öyle hani sülükler gibi üstüste, dipdibe geziyorlar kafatasımda. bir yanım boşver, pes et, bırak ipleri gitsin diyor. diğer yanım ( aranızdan biri kendisinden bahsettiğimi anlayacaktır ) " saçmalama, sen mücadelecisin, aklını kullan, hem kendine faydalı ol hem çevrene " diyor. narkolepsiğim ben, uyumak istiyorum, sadece uyumak. buna hem isteğim, hem cesaretim hem de gücüm var. ne kadar çok güç gerekir değil mi kendini uyur tutabilmek için!!!

bu kımıldanan şeylerin beni doğru yola çıkarmasını diliyorum, gitmem gereken yönü tayinde bana yardımcı olmasını ve bu süreci en az hasarla atlatabilmeyi diliyorum. aziz vatanın bütün kaleleri fethedilmiş, memleketin her köşesi bilfiil işgal edilmiş. hatta iktidar sahipleri şahsi menfaatleri için müstevlilerle işbirliğinde. ihtiyaç duyduğum kuvvet damarlarımda değil, hesabımda göreceğim üçyüz bin ytl'de. sadece üçyüz milyar ( eski parayla ) bunca istilaya, lakrima sarfiyatına son verebilir ( aranızda zengin olanlarınız vardır diye söylüyorum, şöyle altı kişi birleşip - kişi başı elli bin ytl vererek ömrü boyu size dua edecek birini bulmuş olursunuz. üstelik fırsatım olduğu taktirde geri ödemeyi de taahhüt ediyorum ).

kendimi napolyon gibi hissediyorum, son derece paraya odaklanmış. hani bir ingiliz kumandan savaş öncesi " biz şan, şeref, gurur için savaşıyoruz. siz ise sadece para için " dediğinde napolcüğüm yorum yapmış ya " herkes kendisinde olmayan için savaşır " demiş. aynen kendisine katılıyorum, aklım başımda ( hamdolsun verdiğin nimetlere, sağlık ve afiyete. yıllardır en sevdiğim ramazan duasıdır kendileri. bu arada kendimi ramazanda cok mutlu hissederim, hafiften tatile çıkmış gibi hatta ), sevdiklerim de etrafımda ve sağlıkları iyi. sadece para konusunda noksanım. üçyüz bin ytl bulmak için süre de çok kısıtlı, nasıl olsa devlet garantisinde olduğu ve sizin paralarınız aynen korunacak olduğu için banka soymayı bile düşünebilirim, düşünebilirim de plan yok aklımda. üstelik yemek yaparken kullandığım bıçak harici silah kullanmayı da bilmem. bilgisayar kompetanı da değilim hesabıma transferler yapayım. şanssızım dostlarıııım, şanssızım şanssııııııızzzz.

iki hafta içinde nereden bu kadar para bulabilirim? fikri olan varsa hemen konuşsun, fikri yoksa bizi takip etsin, belki bize yardım edecek biri ona da yol gösterici olur. fikri olup konuşmayan ise kendini atsın köprüden vicdan azabıyla. çok kritik bir noktadayız ve acil yardım gerek. daha ne diyeyim. bu meblağ the wakaya club'da bir kaç güne veya the chanel "diamond forever" classic çantaya gitmeyecek, inanın. çok hayırlı ( en azından bizim için ) bir işte kullanılacak. amel defterinizin kapanmamasını sağlayacak ( inşallah tabe :-))) bu kısmından çok emin değilim. zekeriya beyaz'a bir sorun derim. bu konuyla ilgili yazmak istediklerim var fakat cevap hakkı doğmaması baabında susuyorum, isterseniz buluştuğumuz bir gün irdeleyebiliriz. bu arada fan klüplerim hala kurulmamış, her an gücenebilirim haberiniz olsun. şarkıcıların dahi var da benim gibi bir yazıcının namevcut, pes yani. melül melül bakan fotoğraflarım yok diye böyle davranıyorsanız çocukken denize koştuğum bir anda çakilmiş ve gayet bayat balık gibi baktığım mayolu fotoğrafımı gönderebilirim. hatta başka da uyurbakar fotoğraflarım var ). helena rubinştayn'ın adıyla, sevgili kemal kenan ergen'i de selamlayalım burada.

ooooof canlarım bu yazıları barbados'ta sizler için araştırma yapıyorken, kendimi size faydalı olmak için araştırmalara vermişken ( hani dünya milletleri ne yer, ne içer, nasıl eğlenir ve de dinlenir, gerçekten yemekler lezzetli, içecekler soğuk ( içecek dediğin soğuk olmalı, ben ve bünyem sıcak şeylerden hazzetmeyiz. canım asla sıcak bir bardak çay istemez, kolombiya kahvesindense küba purolarını tercih ederim ) mu? değil mi ama? o turizm fotolarında gördüğümüz yerler gerçek mi, fotoshop mu? aslında benim bu şekil procelerim de vardı, okuldan bir arkadaşa yıllar evvel demiştim " mizah dünyası ve dünya mizahı " adında bir program yapalım hemi gezelim hemi eğlenelim, hemi de bilgilenip bilgilendirelim şeklinde mesaj kaygılı bir teklif yapmıştım. kabul edilmemişti. bunda medyatik güzel olmamamın da etkisi vardır herhalde. olay gördünüz mü yine benim çocukluktan kalma mayolu fotoğrafıma tekabül ediyor. en sonunda yayınlatacağım şunu doğan medya grubunun bir organında.

eveeeet, bunca haticeden geleceğim netice şudur arkadaşlar; cidden üçyüz bin ytl'ye ihtiyacım var... iki hafta içinde. nasıl bulabilirim? siz olsanız nasıl bulurdunuz???

essah olaraktan hepinizi öperim. sanal değil hemi de, gerçek, şapır şupur. vaktim var, daha önceki yazılarımdaki gibi alelacele veda etmeyeceğim bu kez. özenli ve sizlere yakışır bir uğurlama yapacağım. siz buna layıksınız, hatta daha iyisine layıksınız. Allah ne muradınız varsa versin ( kabul ediyorum oligarşik karizmayı dağıttım, ne kadar zordayım anlayın. ciddi bir sedasyona ihtiyacım var ), Allah sizi korusun, kem gözlerden ve başka yazıcılardan sakınsın. hep benim yazılarımı okuyun, o kadar beğenin ki hesabıma para yatırma ihtiyacı hissedin. hipnozlayayım ben en iyisi sizi, şu kelime hemen sizi eft yapmaya itsin " bal - kadabraaaaa " ( winnie'den alıntı ). ne karşı hesap numarası mı? hımmm bunu hiç düşünmemiştim, adımı yazınca gelmez mi? benim hesabım yok,o açıdan :-P

tamam, buldum. şuraya yollayabilirsiniz: barış manço moda seksenbirbinüçyüz istanbul... hadi pamuk eller cebe

2 yorum:

alfabetik düşler dedi ki...

bence yazdıklarının ve yazacaklarının önemini daha derinden keşfedip buna inanarak bir yayın eviyle anlaşıp üçyüz bin ytl ve katlarının seni bekliyor olma ihtimalini düşünebilirsin..!sadece bir öneri..sayısal lota fikrinden daha farklı en azından:)

Per Aspera Ad Astra dedi ki...

saol alfabetik düşler, buraya bırakılan yorumlar arasında sahibini tanımadığım ( eğer tanıdığım biri değilsen tabi :-) ) ilk yorum senin. çok teşekkür ederim, ederim etmesine de; benim bir şeyi yapmam mücbir sebeplere dayandığı vakit kelimeler, hatta ellerim, kollarım bile biraraya gelmez. o kadar sinir bir durum ki sözkonusu olan. ya sizden yazılarımı okuduğunuz için haraç isteyeceğim ( bu da; ben dahil üç olan okuyucu sayımı bire indirir herhalde. gerçi olsun, kendimden para alırım, böylece gönül rahatlığıyla harcarım da, değil mi ama? ) ya da bilemiyorum. sadece içinden geçenleri yazdığı için hiçbir yayınevi insana para vermez, sahibi baban veya kocan değilse veya ağabeyin, ne bileyim. işte öyle bir şey. bu arada ben adana'yı çok çok severim ( okulda kurduğumuz " babam bana adana aldı " cümleleri gibi oldu gerçi ) hakkatten severim yani; küçük saat, kazancılar filan en sevdiğim yerler. üzerinde banka reklamı olan bir binanın tam önündeki otopark bozması dürümcüyü de severim. en çok da muhitinin adını bilmediğim ama genç neslin piyasa yapmaya geldikleri söylenen semtteki künefeciyi. hıımmmm. neresi olduğunu anladıysan benim yerime de bir porsiyon ye lütfen. selamlar.