16 Temmuz 2007 Pazartesi

pazar pazar



pazar sabahlarını gerçekten sabah karşılayan bir aile olarak saat 8'de kahvaltı için boğaz kıyısında bir yere gitmeye karar verdik.

eşim beykoz'da çok güzel bir yer bildiğini söyledi ve yola koyulduk. çubuklu'da gerçekten güzel bir yere gittik, meğer bizden de erken uyananlar varmış :-) masaların çoğu doluydu.
kahvaltımızı ettik, keremo ekmeğinin hepsini küçük parçalar halinde balıklara yedirdi. hesabı ödemek için eşim masadan kalkınca bizim küçük adamımız da peşinden hemen seğirtti. bir an keremo'nun babasının yanında olmadığını farkettim. korkuyla ayağa kalktım ama restoranda yoktu. dışarı koştum, bu esnada muhtemelen garsonlar hesabı ödemeden kaçtığımı düşünmüşlerdir :-) benim küçük böcüüüüm deniz kıyısına alçak duvar üzerine konuşlanmış, elinde kalan son dilim ekmeği de balıklara atmakla meşguldü.

onu öptüm öptüm, sarıldım. iskele tarafına giderek balık kümelerini besledik. keremo yine ayaklarını suya sarkıtmaya karar verdi. ben korkuyla sırtından tuttum. bu esnada bazı balıklar gözüme pek bir lezzetli göründü. ayrıca akıntılı bir yerde olduğumuzdan deniz de çok temizdi.

dönüş yolunda arkadaşımız nesrin ve onun dünya güzeli kızı azra ile buluşup çocuklarımızı istanbul modern'e götürdük. çocuklarla gidince eserleri yeterince incleyemiyorsunuz, dolayısıyla ben bir kez daha gidip incelemek istiyorum pek çok tabloyu. okul zamanlarında da resim derslerinde en sevmediğim konu natürmorttu. değişen bir şey yok. çok güzel bir müze, çok güzel düzenlenmiş. müzenin kendisi, merdivenleri bile sanat eseriydi. çocuklar için olan bölümün düzenlenmesini de çok güzel yapmışlar.



keremo orada azra ile oynamak yerine benimle gezdi. alt kattaki gursky fotoğraflarına bayıldık. oğlum ferrari'ye dokunmak istedi ( ağustos'ta istanbul park'taki yarışlara gitmek farz oldu bana :-)). fernando ortega'nın şelale sesi eşliğinde pierre bismuth'un çengel kitabı projesini mavi halı üzerine yarı uzanıp yarı oturarak izledik.

çıkışta bizim minik canavarların açlığını acil tarafından eve gidip sebzeli makarna yaparak bastırdık. bizim pilimiz bitmişti günün sonunda, enerji küplerimiz ise hala evin altını üstüne getirebiliyorlardı. yine keremo'yu arkadaşından zoraki ayırarak evimize döndük. kısa bir banyonun ardından bizimkisi rüya görmeye başlamıştı.

keşke hergün haftasonu olsa :-) tembelim biraz galiba

Hiç yorum yok: